Hakkımda

Fotoğrafım
Bursa, Türkiye
1974 yılında Bursa’da doğdum. Lise öğrenimimi Bursa Erkek Lisesi’nde tamamladım. 1998 yılında Uludağ Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun oldum. Aynı yıl Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İşletme Yüksek Lisans programına; 1999 yılında Uludağ Üniversitesi İşletme Bölümü Üretim Yönetimi - Pazarlama Anabilim Dalı’nda asistan olarak göreve başladım. 2001 yılında “Kişisel Bilgisayar Üretiminde Tedarik zinciri Yönetimi” isimli tezi ile master, 2008 itibariyle de “Entegre Lojistik Yönetiminde Karar Destek Sistemleri” isimli tez ile doktora derecesi aldım. Tedarik zinciri yönetimi, askeri stratejilerin işletme stratejilerine uyarlanması, üretim pazarlama arayüzü ve KOBİ’ler ile ilgili konularda yurt içi ve yurt dışı tebliğlerim bulunmaktadır.

16 Ocak 2010 Cumartesi

Gelecek Diye Bir Şey Yoktur...


Genelde herkes gelecek planları kurar. Ajandalar tutulur, bir sonraki günün, haftanın hatta ayın planları yapılır. Oysa bunlar tamamen rastsallıkla gerçekleşen hadiselerdir. Bir hafta sonra yapılan bir planın gerçekleşmesi, beklenen değil aslında bir ihtimaller zincirinin sonucunda neredeyse mucizemsi bir olaydır. Çünkü ister inanın ister inanmayın gelecek diye bir şey yoktur.

Bilinen gerçekler bugün ve şu an ile ilgilidir. Yakın geçmiş bile özellikle zihne kazınmadıysa anımsanmaz. Geçmişin özellikle zirve yapan noktaları belleklere yerleşir. Büyük sevinçler, büyük hüzünler, büyük süprizler ve büyük korkular. Bunların toplamı ise deneyim olarak geri döner. Geçmişi deneyim şeklinde belleklerde tutmanın tek sebebi aslında korkudur. Bu korku beklenmeyen olaylara karşıdır.

İnsanlar beklenmedik durumlara çok hızlı reaksiyon gösteremezler. Gösterilen reaksiyon ne kadar hızlı olursa bir sonraki saniyeyi görebilme olasılığınız o kadar artar. Çünkü beklenmeyen olay hayati bir risk olabileceği gibi olasılıkların yardımıyla varlığınızı sürdüreceğiniz tüm dakikalar boyunca yaşamınızı kökten değiştirecek radikal unsurları da beraberinde getirebilir.

Düşünün. Yaşadığınız kayda değer bir tartışmayı sürekli aklınızdan geçirirsiniz. Hele bir de o tartışmadan boynu bükük ayrıldıysanız, o tartışmayı tekrar tekrar yaşar ve o anda veremediğiniz yanıtlar, söyleyemediğiniz sözler sel gibi dolar zihninize. Her anımsadığınızda  olabilecek en güzel yanıtlarla tartışmayı noktalarsınız. Geçmişinizin mağlubiyetini, hüznünü veya hayal kırıklığını bugüne taşır ve hayalinizde yineleyerek bu sefer galip olarak çıkmaya çalışırsınız. Çünkü aniden ve/veya beklenmedik şekilde gelişen olaylar sizi şok eder ve gerektiği gibi davranmanızı engeller. İşte deneyimler bu nedenle depolanır. Eğer benzer bir şeyi tekrar yaşarsanız ne yapacağınızı bilir ve ona göre davranırsınız umuduyla yani.

Oysa gelecek yoktur. Çünkü değil yarını bu yazının son satırını bile okuyacak ömrünüz kalmamış olabilir. Benzer şekilde belki de bu yazıyı tamamlayamayacak olabilirim. Lakin bu olasılık hep göz ardı edilir. Çünkü bu yazının son okuduğunuz şey olacağını düşünseniz asla başlamazdınız ben de son yazacağım şey olduğunu düşünseydim yazmaya bile başlamazdım. Her zaman yarını düşünerek plan yapar yarına hazırlıklı olmaya çalışırız. Çalışmalarımız, eğitimimiz her şeyimiz yarın içindir ve o yarın hiç bitmez. Her gün yarın için doğar ama yarın hiç gelmez. Hep daha iyisi için çabalarız. Daha iyisi yarın gelecektir. Ama yarın hiç olmaz.

Ben diyorum ki yarınınız yok. Hatta daha bir dakikanız bile yok. Belki de beşinci soluk asla ciğerlerinizi şişiremeyecek. Gözlerinizi kapatın. Açtığınızda dünyayı tekrar görüyorsanız sevinin. Bir dakika sonranız olduğu için değil. Görebildiğiniz için. Hala var olduğunuz için. Çünkü gelecek diye bir şey yok. Var olan sadece şu an. Tüm zamanınızı olmayan şeylere harcamayın elinizde şu anda olanlara sevinin.

Hiç yorum yok: