Hakkımda

Fotoğrafım
Bursa, Türkiye
1974 yılında Bursa’da doğdum. Lise öğrenimimi Bursa Erkek Lisesi’nde tamamladım. 1998 yılında Uludağ Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun oldum. Aynı yıl Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde İşletme Yüksek Lisans programına; 1999 yılında Uludağ Üniversitesi İşletme Bölümü Üretim Yönetimi - Pazarlama Anabilim Dalı’nda asistan olarak göreve başladım. 2001 yılında “Kişisel Bilgisayar Üretiminde Tedarik zinciri Yönetimi” isimli tezi ile master, 2008 itibariyle de “Entegre Lojistik Yönetiminde Karar Destek Sistemleri” isimli tez ile doktora derecesi aldım. Tedarik zinciri yönetimi, askeri stratejilerin işletme stratejilerine uyarlanması, üretim pazarlama arayüzü ve KOBİ’ler ile ilgili konularda yurt içi ve yurt dışı tebliğlerim bulunmaktadır.

5 Ocak 2010 Salı

Gerçekler ve Umut Üzerine...

Paco Ahlgren'in "Ölümsüz" Adlı Kitabından alıntıdır :

Gerçek, tasvir çabası içine girilir girilmez çarpıtılmış olur. Gerçek; en basit anlamıyla her bir şeyin toplamının bir örneği, tarafsızlığın özüdür. Evrenin bir tasarımı yoktur. Hiç bir kanun dayatmaz, bir bilince sahip değildir, şefkat veya merhamet de duymaz. Evrenin bir arayışıda yoktur ama yine de çok incelikli bir dengesi vardır. Her türlü ölçüsüzlüğü gidermeye, kendi kaosunun tam kalbinde bir düzen yaratmaya soyunmuştur. Gerçeğin ümit vermek gibi bir tasası da yoktur ve iyimserlik hatasına düşenlere yanıtı da incelikli ve basittir : Ya şu tavrını değiştir ya da bu ıstırabı çekmeye devam et.


Umut sadece insanların kurguladığı bir şey, özlemin tartışmalı bir ifadesidir ve sahte umutlar gerçeğin karşısına dikilme cesareti bulsalar da sonuçta hiç bozulmadan sağlam kalacak olan gerçektir. Umudun sadece bir beklentiden ibaret olduğu yerde gerçek, insanların küstahlığa varan varsayımlarından etkilenmeyecek ve değiştirilmez bir sonuç olacaktır.

İnsanların ruh haline ham umuttan daha zararlı tek bir şey vardır, o da en başta umudu tetikleyen olumsuz verileri göz önünde bulundurmayı geçici bir süre ertelemektir. Böyle uzatmalar, bazen hasretle beklenen iyi ihtimaller görünümünde daha da aldatıcı bir iyimserliğe yol açar ve yanlış değerlendirmelerimizin ıstırabını çekmemiz gerekirken sadece bunu ertelemiş olur, o kadar. Böyle durumlar çoğunlukla hiç bir faydası olmayan teorileri tehlikeli bir şekilde daha da kuvvetlendirir. Kararlarımızı umutlarımızın yönlendirmesine izin verdiğimiz takdirde, kendimizi çok daha kötüsüne ve hatta felaket bir hayal kırıklığına açık hale getirmiş oluruz.

Bazen ne kadar acı olursa olsun o hap(gerçekler) tek çaremiz, tek ilacımızdır. Ben mucizelere inanmam. İhtimaller zayıf olduğunda da umut bir insanın tutunabileceği en zehirli şeydir. Umut bir yanılsama, reddedilemez gerçeklere karşı bir meydan okumadır.

Hiç yorum yok: